İnsan Coğrafyası Atlası PDF E-Kitap

0/5 Oy almamış!

Report this app

Kitap Hakkında Bilgiler!

İnsan Coğrafyası Atlası Kitap Açıklaması

Ana, Rosa, Marisa ve Fran, büyük bir gösterim grubu bünyesinde, fasiküller halinde yayımladıkları İnsan Coğrafyası Atlası üstünde çalışmaktadırlar. Her biri değişik görevlere, kişiliklere, geçmişlere haizdir. Sadece ortak bir noktaları vardır: Sorun ister çocuk yapmak, ister yürümeyen bir birlikteliğin geleceğini saptamak, isterse de yeni bir aşka yelken açma cesaretini göstermek olsun, dördü de hayatlarının eleştiri bir evresinde, eleştiri kararlar almanın, kuşkuları ve hayal kırıklıkları ile yüzleşmenin eşiğindedirler. Umutsuzlukla doludur bu süreç, ‘fakat kimi zaman işler değişmiş olur. İmkânsız, inanılmaz şeklinde geliyor, fakat kimi zaman olur.’ – Bak sana anlatayım… Sevişiyorduk, tamam mı, karanlıkta, beni sırtüstü yatırıp üzerime çıkmıştı, hep bu şekilde başlıyoruz, anlıyor musun ve birden haber vermeden geri çıktı, beni yüzüstü çevirip arkadan girme konumuna getirdi, anlıyor musun..? Sonrasında sert bir halde bastırdı, fakat birbirimize yapışık olduğumuzdan ve o benden oldukça iri olduğundan, doğal bir de heyecandan, birincisinde giremedi, ikincisinde de, o arada ben telaşa kapıldığını fark ettim, yatıştırmak için ve o denli aceleye gerek olmadığından, acil etme dedim, işte tam o süre dedi, acil etmiyorum sevgilim… Sevgilim dedi bana, anlıyor musun, o süre farkına varmadım, salaklık işte, fakat şimdi epeydir düşünüyorum, şu sebeple… Sence, hakikaten hissetmeksizin bu tarz bir olay söylenebilir mi? Bence sen abayı yakmışın Rosa, dedim içimden, hem de kötü halde, aslen bunu yüzüne söylemeliydim, sevgilim yerine aynı şekilde rahatça yavrum, kuzum yada canım benim de demiş olabileceğini söylemeliydim; fakat olmadı, yapamadım, elindeki yalancı oyuncağı alamadım… Gözlerimi okumayı bilirdi, hep bilmiştir, fakat uzattığı elini tuttuğumda niyetinin ne işe yaradığını kestirmeye çalışmaktan ürktüm. Bir an sonrasında, ayaklarımı altımda toplamış ve yüzüm yüzüne bir milimetre mesafede kucağında otururken, son olarak ne süre bu halde kucak kucağa oturduğumuzu anımsamaya çalıştım, başlangıçta bunu oldukça sık yapardık, fakat şimdi aklıma hiçbir tarih gelmiyordu. Fakat o hâlâ benim gözlerimi okumaya devam ediyor, hâlâ sual sormaya bile gerek görmeden beni çözebiliyordu. Elleri bedenimin merkezinin yönetimini üstlenmiş durumdaydı, parmakları ise gizli saklı bir klavyenin tuşlarına basarcasına hafifçe etime gömülmüştü, oldukça iyi bildiğim bir müziğin notalarını çalarcasına, zorlanmaksızın isteklerinin partisyonunu icra ettim, bir taraftan da devasa, derin dalgalar, iyi zamanların tatlı ve zalim hiçliğinden gelen dalgalar beni içine alıyor, yavaş yavaş dibe doğru çekip yutuyordu, benim ben olduğumdan güvenli olamadığım bir derinliğe değin, fakat hâlâ kendimi salt duygu denizinde eritebilmeme karşın, gözlerime yaş gelmiyor, sözcükler dudaklarımın ucunda takılıp kalıyordu, ben sensiz bir hiçim, beynimin içi sessizlikle gümbürdüyordu, ben sensiz bir hiçim ve sen olmazsan babam da yok, annem de yok, vatanım da yok, tanrım da yok… Sonrasında bile onu sevdiğimi söylemeyi başaramadım. Bitkin ve karnı tok bir bebek şeklinde koynuna sokuldum, başını boynuma dayayıp saçlarını okşadım, o ise burnunu boynumdan omuzlarıma, oradan koltukaltıma kaydırdı. İçimi garip bir sükûnet, sanki bir mutluluk semptomu kaplamıştı, zira gene eski ve yoğun bir ritüeli, buruk tatlı bir ayrıntıyı, utanç verici bir sırrı paylaşmıştık. Hemen hemen aynı yatakta organik bir halde beraber yatmayı öğrenemediğimiz günlerde Martín benden parfüm kullanmamamı rica etmişti, bedenimin kokusunu tercih ediyordu, ben de isteğini yerine getirmiştim. O sabah saat yedide duş yaptığımı anımsadım ve güldüm. Tam bunu söyleyecekken sözü ağzımda bıraktı. – Fazlaca güzel kokuyorsun -dedi-, fakat jimnastikten gelmiyorsun. Madrid’e döndükten sonrasında birkaç yıl süresince, dokunduğum her şeyi kırıp dökme yeteneğimi de beraberimde getirdiğim duygusuna kapıldım, zira gerçeklik durmadan hareket ediyor ve çevremdeki her şey müthiş bir hızla değişiyordu. Görünüşteki bu baş dönmesinin aslen kendi hareketsizliğimin yarattığı bir optik yanılsama bulunduğunu gösterme görevini ise akıp giden süre üstlendi, şu sebeple her şey yalnız kendisine kati bir yer bulmak için değişiyor ve hareket ediyor ve er ya da geç kendi boyutlarına azca oldukça uygun bir deliğe yerleşmeyi beceriyordu, her şey eninde sonunda yerini buluyordu, benim hayatım hariç. Annemle sohbetlerimin favori konusu ve o anda yiyecek masamın üstünde asılı duran tehdit buydu; masanın üstünde, içinde beyin benzeri ve oldukça canlı renkli, mercan denen pürtüklü madde parçacıklarının yüzmüş olduğu ve benim gözümde bu dünyadaki en leziz yiyecek olan, balçık benzeri tanımlanamaz maddeyle dolu dev kırmızı tencere duruyordu. Annem en küçük bir acıma emaresi göstermeyip bana her zamanki şeklinde yüklenmeye başladığında, tehlikeye giren işte bu akşam yemeğiydi. – Kendi hatanız yavrum… dedi birden, ıstakozun bacağını hayranlık uyandıracak bir beceriyle soyarken-. Sonunda kocalarınızı elinizden kaçırdığınızı bile anlayamıyorsanız, bu kadar akıllı olmak ne işinize yarıyor, anlamıyorum…Sayfa Sayısı: 528Baskı Yılı: 2009Dili: TürkçeYayınevi: Kanat Kitap İnsan Coğrafyası Atlası PDF E-Kitap

İnsan Coğrafyası Atlası PDF E-Kitap indir Bu Türü sevenler için bilhassa okunmasını tavsiye edebileceğimiz mükemmel bir kitap. Öteki eserlere bakmak için Pdf Kitap İndir linkinden birbirinden güzel kitap özetlerine bakabilirsiniz. ”İnsan Coğrafyası Atlası PDF indir” Kitabı hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi bizimle yorum olarak paylaşırsanız mutlu oluruz. Kitap isteklerinizi daima dikkate alıyoruz. Okumak ruhun oksijenidir!

Kitap Kategorileri

Ne okusam diye karar veremediniz mi?

Ufkunuzu açacaklar Romanlar!

Kitabınızı Hemen İndirin 🙂

İnsan Coğrafyası Atlası (PDF olarak indir)

İnsan Coğrafyası Atlası (Epud olarak indir)

İnsan Coğrafyası Atlası (Word doc. olarak indir)