Izahat
Çağdaşımız Engel… Hoşgörü peygemberi Engel…
Amin Maalouf öteki romanlarında olduğu benzer biçimde gene bir karakterin yaşamı üstünden dünyaya açılarak yapıtını kuruyor. Engel’nin inancı ve öyküsü Hıristiyanlık çağının şafağında, İsa’nın ölümünden iki yüz yıl sonrasında adım atar. Bizim çağımızın da kahramanı olabilecek Engel, yaşam öyküsüyle, son nefesine kadar savunduğu inancının oluşturduğu kişisel tarihiyle, o dönemden şu demek oluyor ki 2. yüzyıldan beri hala varolan politik sorunlara da işaret etmiş oluyor.
Engel’den bugüne, “sanat ve coşku deposu olan kitaplarından, bağışlayıcı dininden, coşkulu arayışlarından, insan, tabiat ve tanrısallık içinde uyum isteyen çağrısından geriye” oldukca azca şey kalmış olsa da; bağnazlık ve iktidar hırsı yapıtını yok etmeye çalışsa da Amin Maalouf onun Aydınlıklar’a oluşturulan inancını ele alıyor ve Engel’nin öyküsüyle bugüne “ışık” tutuyor:
Son zamanların getirdiiği felaketleri öngörmeyi iyi mi öğrenebiliriz?
