Izahat
Semerkant
Dünyaca meşhur Lübnanlı yazar Amin Maalouf’un 1988 senesinde piyasaya sürülen çarpıcı eseri Semerkant, okurlarıyla ilk buluşmasının üstünden 30 yıl geçmesine karşın “Oldukca Satanlar” listelerindeki önceliğini koruyor. Oldukca boyutlu ve etkisi altına alan hikayesiyle yüreklere dokunan Semerkant’ın 11’inci ve 20’nci yüzyıllarda geçen vaka örgüsü, “Zamanı Roman” kategorisine iki değişik zamandan göz kırpıyor.
Yüzyıllardan Günümüze Uzanan Medeniyetler ve Büyük Aşklar
Semerkant, birinci bölümünde büyük ozan Ömer Hayyam’ın seyyah yaşamını ve sevgilisi Cihan ile içinde geçen büyük aşkı konu alıyor. Hayyam’ın bilim ve sanat yaşamı çerçevesinde şekillenen bu bölümde Maalouf, şairin vakit ötesi eserlerinin bulunmuş olduğu Rubaiyyat adlı yitik kitabından yola çıkıyor. Romanın öteki mühim şahsiyetlerini ise Ortadoğu evveliyatına yön veren Hasan Sabbah ve Nizamülmülk oluşturuyor.
Hikayenin ikinci kısmında Rubaiyyat’ı bulmak için yollara düşen Benjamin Omar, romanın gerçek zamanlı karakteri olarak kendini okura gösteriyor. Maalouf’un Semerkant’ta yakaladığı başarı ise bu aşamada ortaya çıkıyor. İki öykü arasındaki keskin geçişe karşın yazar, romanının sürükleyici anlatımından hiçbir yitik vermeden okurlarını yepyeni bir “yolculuğa” çağrı ediyor.
Romanın son bölümünde el yazmasını bulma ve gün yüzüne çıkarma niyetiyle İran’a giden Benjamin, kendini asla ummadığı bir maceranın tam ortasında buluyor. Burada 1912 tarihindeki İran Devrimi’nde mühim rol oynayan şahıslarla bir araya gelmesinin yanı sıra yaşamının aşkını da buluyor. 1912, bununla birlikte Titanic gemisinin batmış olduğu yıl olması ile de romandaki en mühim dönüm noktasını oluşturuyor.
