Nefes Soluğa Kitap Açıklaması
Erken çöken gecenin ağzında duruyor Mart. Sokak lambaları solmuş çoktan. Akşama doğru öfkesi artan rüzgarı bastıran yağmur, ana caddeden yükselen tabanca seslerini yutarak eski külhanların edasıyla geçip gidiyor sokaklardan. Meraklı pencereler birbirine ne işe yaradığını sorarken, yakınlaştıkça incelip avaza dönüşen bir uğultu yükseliyor mahallenin üstünde. Yoksa,Yoksa?… Kimse inanmak istemiyor dilinin ucundaki örselenmiş ihtimale. Buraya da savrulmuş olması imkansız Sivas’ın külleri. Geçen aylarda, “Sen Kızılbaş mısın lan” diye tokatlanarak beyaz bir Renault’a bindirilen gencin cesedi üç gün sonrasında “Kendisini asmıştır” raporuyla ailesine teslim edildiğinde, yüzlerce şahıs yaz sıcaklarına benzeyen bir öfkeyle karakola yürümüşlerdi. Serinkanlılıklarını nicedir soğutma sistemi benzer biçimde kullanan kimi ihtiyarlar araya girip bu düşmanlığı yatıştırdıysalar da, o günden sonrasında iyimserliğini yitirmiş sigara dumanlarıyla kaplı kahvehanelerde bin senelik feodal gurur ağacından düşen adamların bekleştiği; temizliğe gittikleri evlerden kovulan elleri kabarmış hanımefendilerin, çocuklarına beslenme çantası hazırlayamadığı bu mahallede kulaktan kulağa fısıldanan, vakalar biriktikçe, adı kimi zaman hasret kimi zaman ah etme ile beraber en sık anılan şey ölüm sözcüğüydü. Nefes Soluğa PDF E-Kitap