Izahat
Merkezimizde Lübnan dağlarındaki minik bir köy, 1830’lı seneler Ortadoğu’suna bakıyoruz.
Mısır’da Mehmet Ali Paşa Osmanlı’ya karşı bağımsızlığı duyuru etmiş, hatta Fransız’ların yardımı ile İstanbul’a yürüyüp payitaht’ı alma hayallerindeyken; bunu engellemek isteyen Osmanlı, İngilizlerle kolkola verip köyümüzdeki dağı denetim altında tutmaya çalışır. Zira Paşa’nın yukarıya yürüyebilmesi için o dar geçidi denetim etmeye ihtiyacı vardır.
Bu minik Hristiyan köyü; güzel Lamia’sı, kocası Gerios’u, şeyhi Francis’i, yasak aşk meyvesi Tanios’u ile beraber bu tablonun tam ortasında yer alır. Emperyalizmin paylaşım savaşının en hararetli yıllarında bu minik insanoğlu tarihin gidişatını etkileyemezler pek doğal ki, kendi köylerinin kaderi bile onların ellerinden uzaktadır; fakat tarihe, hepimiz benzer biçimde izlerini ve söylencelerini bırakılar.
Kitabın en orjinal tarafı, başından beri yazarın kendi köyünden, dedesinin ve bilgelerin ağzından ve eski kaynaklardan derleyerek aktardığı bu efsanenin iyi mi oluştuğunu son sayfada öğrenmemizdir.